12 Ağustos 2009 Çarşamba

bilemedim
hala bilmiyorum
bir acayip de bu mesela
çok " acayip " var

5 Haziran 2009 Cuma

gülme, ciddiyim.
gül, ciddiyim.
ciddiyim yani.

1 Haziran 2009 Pazartesi

küçük beyaz pantolonu içinde dansediyor

bak napacağım birini anlatayım.
senin bir gözlüğün var
güneş gözlüğün
kaç taneyse artık
en sevdiğini takacaksın, ve saç bandı
sonra o çok sevdiğim motorlu bisikletimle geleceğim izmir'e
ve uzun bir gezi yapacağız.
...


birşey için kullanırlar ya,
işin "hakkını vermek" diye
senin içimdeki hakkını vereceğim.
bunun için...

aklında bir yerde dursun.
seni özel yaptım.
görüşürüz.

23 Nisan 2009 Perşembe

dengeyi kurmak diyebilir misin?
ben öyle düşünmüştüm
iki bacakta yürürüz
sen iki bacağı da bi anda yitirdin, sadece yürümek olarak düşün
sonra kendin kalktın zamanla
ama biraz aksama vardı
gözle görülür veya görülmez bilmiyorum
şimdiyse seviyorsun o sakatlanmayı
bazı adamlar vardır ya, sakatlıkları cidden insanın canayakınlık ve hayranlık duymasına neden olur
sakatlık itici bir kelime biliyorum
ama en iyi ifade buydu
bulabildigim
şimdi sen o halinden sıyrılıp en iyi koşucudan daha kendine güvenir durumdasın gibi geliyor
yani yanyana gelsen yüz metreciyle, kafa tutarsın
anlatabildim mi
ama çok fena sakatlanmış bir adamsın
ve daha kırıklar da var
ama yok
(:
tam olarak bu
...
hatta öyle bir hal ki bu, yüz metreci daha sakat geliyor herkese,
gibi düşün

9 Mart 2009 Pazartesi

Bir "şey" gelmişti aklıma

Bir şey gelmişti aklıma, bir fikir, yazacak güzel birşey, tatlı tatlı düşünüyordum, ve başından itibaren iyi giden bir düşünceydi. Şimdi gelmiyor aklıma, birşeyler yazmalıyım.

Yine içimi açmak istiyorum. Garip bir şey. Aslında anlatacak bir sürü şey var. Dedim ya bir tanesi bile yok aklımda.

Olsun, başladım.

İlk sorum, neden?....

Neden neden neden neden....

Hiç birşey olmadı................

Devam etmek istiyorum yazmaya, hiçbir şey anlatmayacağım belki, olsun, yine de devam etmek, yazmak yazmak yazmak, sonuna dibine kadar yazmak, yanıklar kazınana kadar, cezvenin dibi aşınana ocak üstten görünene kadar.

Bir sonu hissediyorum, tanıdık olduğundan mı hissetmem, yoksa gerçek bir son mu var bilmiyorum.

Yaklaşıyor, elimdeymiş gibi geliyor bunu gerçekleştirmek, engellemek... Elimdeyse eğer, ben karar veriyorsam buna bilinçli olarak ve benliğimin kabul etmeyeceği bir duygu-kavram olmasına rağmen yerleşik kalıyorsa içimde, arada bir de geliyorsa aklıma; bir sonu düşünmekten haz alıyorum diyebileceğim. Yok değilse, olacaklar kendiliğinden gerçekleşecekse ne olursa olsun, yapacak birşey yok...

Sorduğum soruysa bununla ilgili, hangisinin olduğu...

Konu, tek bir konu değil, genelleştirebiliriz gibi geliyor. Yani illa bir “sona gelmek” düşüncesinin var olması gerekmiyor.

Fazla sayıda yola açılıyor düşüncelerim şimdi.

Başta bahsettiğim, aklıma gelen ve hatırlayamadığım şey, dağılıyor.. Belki varabilirim ilerlerken, yine oraya, farklı bir yerden başladım ve gidiyorum, bakalım...

Birden duruyorum ve tek noktada buluşacağını düşünüyorum şimdi bütün düşüncelerin; yok olmak korkusu... Bu kadar mı, hepsi bu mu? Değil. Hazzın ve öfkenin birbiriyle böyle kontras yaratmasıyla beraber, ahenk içinde de bulunabilmesi... Doyumsuzum, doyabilirim, ama yalancıyım şimdi de... Yanlış ifade ediyorum dersem, bu daha doğru. Doyumsuz olduğum doğru, doyabileceğim de doğru..

Aradığınız ve dilediğiniz birşey varsa, ki farketmez ne olduğu; gerçekleştirmeniz gerekir, gerçekleşmeyecekse bir ümit olmalıdır içinizde ve yaklaştığınızı hissetmelisinizdir.

Ümit de yoksa-bu noktada umut-, aklınız kontrolü sizden almaya başlayarak çözümler üretecektir.

Çünkü bildiği bir gerçek varsa aklınızın, yaşamayı anlamlı yapan tek şeyin mutlu olmak olduğudur bu ve doğrudur da. Organizmanızın yaşamını mutlu sürdürmesi, aklınızın amacıdır. Sizi mutlu etmeye çalışır, beslenemediğiniz kaynağa giden yolu bedene en az zararı vererek kapatmaya çalışır ve yeni bir yol açmaya uğraşır. Mutluluğun sürdürülebilirliğinin olasılığını her seçenek için hesaplar, sonuçlar çıkarır, adımlar atar, emirler yağdırır, yaşatır, öldürür, üretir, çırpınır durur. Düşünmeyin ki hep doğru yollarla yapar bunları; dedim ya, öldürür de... Neyi? Herhangi birşeyi, ne farkeder. Akıl, bedenini bilir, onundur çünkü beden ve kendi de dahildir buna, kendinindir o da. Birşeylerden keyif duyduğunu farketmesi yeterlidir. Bu birşeyler, kendine zarar verecek birşeyler olduğunda -kendini feda etmek diyebilirsiniz, bence değil.- amacımsa mutluluk, yaparım, diyebilir. Anlattım anlattım, peki mutlu olmak ne demektir? Şu an için bitiriyorum burada...

25 Kasım 2008 Salı

özgür birşeyler olmalı
ara!...
kısa...

kalmalı yahut..

istememekle beraber ve
yalnız bu yol ile
gitmeli başka...

başka yerde

aynı gökte,
tercihen
hernangi bir suyla...

kararınla yanacak tüm ışıklar

kendiliğine bırakacak herşey kendini..
ve o andan bir saniye sonrası........................................................................................................................
sen dilediğince
ıslanacaksın ki toprak altında..... evren
seni basacak bağrına...
iç içe...
koyun koyuna...
solucan solucanla...
sen yaşadıklarınla... yani değil
bir başına...